MaviMelek
Yüxexes
"Geçmişteki hayalleri yeniden görmek imkansız. Ancak özgürleştirerek geleceği kurtarabiliriz..." Pascal Quignard

"Bebek" - Koray Atak

"TÜM DOĞANLAR, ÖLMEYE HAK KAZANANLARDIR ASLINDA"

Şşşşt. Susun artık. Uyandırmayın beni. Ve daha uyumak istiyorum uzunca bir süre. İtilmek istemiyorum dışarıya; içinize doğmak, doğrulmak istemiyorum. Yalnızım ve huzur verici bu. Sıcak burası ve müziklerin en güzeli var kulağımda, kalp atışları. Hiçbir şeye sahip değilim, çünkü kölelik gerektirir sahibiyet. Ne isteyebilir, ne dileyebilirim ki? Yaşamım rengârenk bulutsu rüyalardan ibaret. Dünyamda olmayan hangi mutluluğu verebilirsiniz ki bana? Aşk? En yücesine sahibim... Yakınım sizden daha fazla, yaratıcıma. Dileklerinizin cini para? Ki o lamba, rendelerle kaplıdır aslında, siz ovaladıkça, kemiklerinize kadar lime lime olursunuz sonunda. Bir araba, bir ev, bir yazlık? Yazlığım, kışlığım burası benim. Kirası ise bedenim. Bir televizyon mu vereceksiniz bana: kitlesel uyuşturucunuzdan. Bir çamaşır makinesi: görüntünüzün kirlerden arınması için. Buzdolabınız: sürekli o havayı solumanızı sağlayan besinleri, vücudunuz için koruyan. Ve bir mikrodalga fırın: sonu yok çünkü bunun. Tümü, yaşamınızı buradan alıp da dışarıda devam ettirebilmeniz, acizliğinizi kapatabilmeniz için... Neden köle edeyim bir kez doğan beni yara bantları için? Yalnızım ve tekim. Herkesin yaşam içinde ulaşmak istediği gibi. Ve birim tanrımla ve besleyenimle. Bana dünyamda olmayan hangi mutluluğu verebilirsiniz ki? Almadan vermesini bilmeyen, etinizden, ruhunuzdan parça koparmadıkça önünüze incik boncuklu bir tas koymayan bir âlemin uğultusu geliyor bazen, etten duvarımın bu yakasına, tasasız yaşamımın tam ortasına. Ve bana, “Gel dışarıya oynayalım,” diyorsunuz utanmadan. Kafamı uzattığımda onu sımsıkı kavrayacak, çekiştirecek, onu avucunuza alacak, bana ilk dokunuşunuzla belli edeceğiniz üzere tüm hayatım boyunca fikirlerimi kısıtlayacak, beynimi kıstıracak, kendi çerçevenize bir ölüdoğa yapmaya çalışacaksınız. Benden uçsuz bucaksız bir karanlığa adım atmamı istiyorsunuz, tüm beyazlığımla. Siz kimsiniz kuzum? Siz, zamanında ben olan bir başkası, siz bir yabancılar ordusu. Dışarı çıkarsam, minik popoma şaplaklar atıldığında ağlamam bu yüzdendir, bir ağıttır koparılmışlığa, bir ağıttır asla olmayacak bir meyvaya. Bu yüzden ağlarım günler boyu... ve uyandırmaya çalışırım sizleri de, bölerek gece yarılarında uykularınızı çığlıklarımla. Anlamaz, meme tutuşturur ağzıma, elime çıngırak verirsiniz. Sağa sola deli gibi sallar, uyutmaya çalışırsınız. Öyleyse niye uyandırdınız?... Yorulur minik bedenim, döner başım, kapatırım gözlerimi. Gözlerim göz kapaklarımda, göz kapaklarımda geldiğim yerin yalın kızıllığı. Ben mutluyum içeride, mutlu ve huzurlu. Bazen melemeler işitiyorum dışarıdan, uğultuya dönüşen melemeler, boynunuz bükük ve her an hazır kenarı yapay mutluluklarla simli bıçağın altına yatmaya, yazık, çok yazık... Tüm doğanlar, ölmeye hak kazananlardır aslında. Neden kalamıyorum burada. Bu sıcak ve güvenli odada. Benim levham bomboş ve huzurla cilalanmış. Çizildikçe nasırlaşır kalbim, biliyorum, çünkü duyuyorum. Neden dışarıdaki kalın zımpara gidiş gelişleriyle kanatayım bunu, neden? Yalnızım, yalınım, huzurluyum. İyisi mi siz beni rahat bırakın ve bensiz devam edin oyununuza. Bir daha rahatsız edilmemek umuduyla... Gölge ile gerçeğinin buluştuğu yerden doğdu yazı, antik gecelerin mum aydınlatmalı odalarında. Gölge ile aslının ayrıldığı yerde, bitti... her yazı.

Diğer Öyküler

MaviMelek | Retorikler | Öyküler | Şiirler | Derlemeler | Gökçeyazın | Denemeler    ©2007 MaviMelek            website metrics