[Hezeyan]"Munzur'da Koluma Takılan" | Yaşar Seyman![]() "AYKIRI BİR AŞKIN ISRARI"Munzur, acılı coğrafyanın isyanı, aklımın gizli kıvrımı, düşlerimde akan nehir, senin kıyında halay çektik. Kadının başındaki ipek poşinin renkleri gözümü aldı… Müziğin ritmine uyup bazen coşkuyla tutuştuk, bazen el sıkıp bazen seyrine bıraktık. Halay boyu hep el ele olduk. Bir dinlenme anında sevgiyle uzun uzun bakıştık. Ötekileştirmeye alışanlar, ötekileri sever mi?Munzurlu bileziğin enerjisine inandım. Onunla takıların gizemli dünyasına ne çok yolculuk ettim. Takılar ve insanlar… Takılar ve kadınlar. Takılara takılanlar. Takıların yükleri, günahları, belaları gün geldi başımın tatlı belası oldu…Kadının Türküsü'nü yazarken; yaşam mücadelesini tanımaya başladığım her kadına bir takı tasarladım. Bu tasarımı yaşama dönüştürdüm. Meksikalı Frida, gökkuşağı gibi bir bilezik; Leydi Diana, küçük inciler içine aynı boyutta dizilen dört altın toptan oluşan bilezik; İngiltere'nin savaşçı ilk kadın başbakanı Margaret Thatcher, siyah deri üstünde gri metal bir bileklik. Bu düşünceleri, takıların yarattığı gizemi, Bese'nin bileziği öğretti… Takılara takıldım…Her kadını çağrıştıran bir takı sonucu ne çok bileziğim, yüzüğüm, kolyem, küpem bir de kendini gösteren broşlarım oldu. Asyalı kadınları yazarken Kafkas kızı Aycayak'tan, Kafdağı eteğinde "Karasavat" işlemeli (Kubaçi işi) bir bilezik geldi. Bu bileziğin işlemesine Kafdağı eteğinde akan Kuban Nehri'nin sesi karıştı mı bilinmez; bilinen Kafdağlı bileziğimi taktığım günlerde, Kafkas kadınları gibi dertlerimi Kafdağı'nın ardına attım…Kadınlar ve takılar…Gördüm ki; kadınlar, erkeğine "vebalin boynuma", " boynumun borcusun" demiyorsa; kolye takmıyor. Tıpkı "sözün kulağıma küpe olsun!" yerine sözü olur olmaz küpe takmaya veda ediyor. Sözün kulağıma küpe dese de artık küpe takmıyor. Taksa da tek küpe takıyor…Kimi kadın gözlere saklanacak güzellikte yüzükler takar, kimi tek yüzükle bir yaşam sürdürürken; kimi tek yüzükle yetinmez. Tüm parmaklarını yüzüklerle doldurur. Biri parmağına takar, öbürü bakar, biri takılır, öbürü oynar, birileri de çıkarma uğraşı verir… Kadının parmağındaki yüzüğe takılır…Özgün bir yüzükse, tekse, soldaysa, sahibi sorulmaz, sancı tutar, sızlanır, istemi yaralanır."Onlar isim yazan yüzükler taktı. Sonra çıkardılar. Şimdi isimsiz, sahipsiz, yüzüksüz kaldılar…" Gün geldi, yüzüklere bakışı değişti. Ne tek ne de tek taşlı yüzük takmaz oldu. Artık yüzük iri olmalı, parmağı sarmalı, gösterecek sahip yoksa yüzük kendini göstermeli diye karar verdi… Kadınların kolyelerini, küpelerini, bileziklerini, yüzüklerini, halhallarını, hızmalarını, pirsinglerini izler oldu. Kadına takılar takılır, kadın birine takılır, takılar taşır, takılar atılır… Takıların gizemli dünyasına yolculuk, tasarım harikası olan özgün takılara vurgunluk tutkuya dönüştü. O tutkum benimle dünya gezdi. Stockholm'de gezdiğim batan gemi VASA'daki kaşsız yüzüğün hüznünü Dersim'in yüzük kaşı Tunceli armağanı bilezikle dağıttım… O bilezik, aykırı bir aşkın ısrarıydı kolumda…
|