Beyaz tenli, kalkık burunlu;
gözleri çakır;
çıkardığında kasketi görürdüm kır saçını.
Altı kardeş arasında;
en çok beni seviyor
hayır beni seviyor kavgamızı,
ayırırdı "güvercinlerim" diyerek.
Çerkez boyluydu;
zorluklar karşısında daha da irileşir,
hallettiğinde bir sorunu,
bizlerden birini kucaklamışça sevinirdi.
Çocukların en büyüğüydüm:
Yaşlı bir adamdı gözümde.
Bir defasında,
gençliğinde nasıldı? diye sorup anneme
utanmıştım içlenip, gözü yaşarınca:
"Evlendiğimizde saçı kırlaşmıştı yavrum."
Seyyar satıcıyken;
zabıtanın düdüğünü duyunca kaçardık.
Elma yüklü arabanın yanında koşar,
toplamaya çalışırdım düşenleri.
Kardeşim Mehmet ölünce,
rakıya verdi kendini.
Annem dövünürdü yanında:
Gitti gencecik oğlum,
ailemizde tek okuyup, adam olanı.
Bir gün babam bana şöyle demişti:
Gökyüzünü farketmeden yaşadım.
- Kaldır başını bak baba.
- Bakacak hal mi kaldı oğlum? Şimdi yetmişimde düşünürken babamı;
annem gibi gözüm yaşarıyor, hayıflanıyorum,
gençliğim sana feda olsun baba diyemediğime.
Not:
"Yakışıklıdır Babam", (Kitap-lık, 2008) yazarın izniyle yayımlanmıştır.
Sayı: 34, Yayın tarihi: 25/01/2009 Başa dön
|