Çetrefil sorunlarla boğuşmaktasın; gün günden yıl yıldan yenemediğin bu kaçıştan ya da bu derin sevdadan söz etmek zorunda duyumsuyorsun kendini okura? Okura mı? Hani yoktu onlar? Onlar için yazmazdın sen hani? Yazmıyorsun!; ama hâlâ kolladığın birkaç kişi var. “Hiç Oluş”a doğru yol alışı arzu ve istençle aramana tanık olsunlar istiyorsun onlar; “Unutuluş”a göğüs germeye hazır olduğunu, ancak o son anda tuhaf bir değişikliğe, –bir kazaya– uğradığını anlasınlar istiyorsun… Çünkü şu içinde yaşadığın eve kadar üşüşmüş karınca denilen asalaklardan çektiğin yetmezmişçe hiç içine sinmeden ama –seve seve– bu gelecek olan sanatçı muhabire nasıl razı olduğunu anlarlarsa tanıyacaklarını umuyorsun bir insanlık durumunu sende; belki de yinelemektesin ısrarla her vakit söyleyip yazdığını: yaralı doğar bütün insanlar, anlaşılmak, sevilmek, sevecenlik, dilenir ömrünce… “Son an,” dedin biraz önce, payı var mı olan bitende son anın, –cücenin– onu da tam bilemiyorsun.
~~~
*Cüce / Leylâ Erbil
YKY, 1. Baskı: İstanbul, Ekim 2001
~~~