Hafize! sana diyorum
Ellerimi tutanlar yanıldı
İnsanın sonunda
Yani beklentilerinin sonunda
Başka birisinin vücudu çıkıyor
Biriktiriyorsun
Azalıyor
Hafize! diyorum
Çıkınımı kurcalayanlar fena yanıldı
Yani
Burada
Bu düş- gerçek arasında
Gayet sıkışık bir vaziyette
Nefes bile alamıyorken
Hangi eşya
Acımızı hafifletebilir
Yani hepimiz
Tabiatın
Muhtelif birer nesneleriyiz
Fakat çokluk; yokluğa işaret ediyor
Belki tuhaf gelebilir Hafize
Yatağım, içimin dışında kalıyor
Yani; yatak, uyku, örtü,
Yorganın altına girmek
Tümü üşümemi engelleyemiyor
Kime dokunsam
Çenesi çoktan sıvanmış
Bu kaçıncı tıraş bıçağı
Değse tenime
Sesim küçülüyor
Hafize! sana diyorum
Telaffuzumu çaldılar
Yoksa neden
Durup dururken
Kiminle konuşuyorum desinler
Vurgularımı, tonlamalarımı çaldılar
Yoksa neden
Telefonda tanımıyorlar da
Görünce hatırlıyorlar
Ellerim artmıyor
Yani üstünde durulacak bir hadise yok
Nasılsa bozuluyor her şey
Acı çekerim diye hiç yaşamayanlara
İmrenmemek işten bile değil
bazen
Hakikatimi kaybettim Hafize
Ellerim hep böyle
Deli gömleğinde
Kirlenip kirlenip duruyor
Yağmur
Yoksa
Yağmıyorsa yani
Beklemek
Yani belki beklerken sanki
Daldan koparıyorlardı beni
Bir yanım acıyan
Diğer tarafım bana benzemeyen
Fotoğraflarla dolu
Sen kendi gözlerinle görüyorsun
Ben kendi gözlerimi bulamıyorum Hafize
Birbirinden habersiz
Kıvrak iki zekanın aynı anda tükenişi gibi
Suçlulukla dolu odada ruhun kendini
Anlayamaması
Masallara, inanca, aşka rağmen
İnsan, daima kuraktır
Çelişki taşır
Yani demem o ki Hafize
Kendini
Kisvesini
Haddini bilmez bir haldeyim
Yani çok fena tereddütteyim
Kime dokunsam
Parçalanıyor
Yolumuz sarmal
Kollarımız kalkıyor ama martı değil
Ben senin yüzünden ölüyorum
Ben senin yüzünden ölüyorum
Demedim ki sana Hafize
Ölüm bir duruştu
Hareket
Anlama itki değil
Düşüncenin varlığı bile
Büyük bir buhrandan ibaretti
Bir anlamı olur diye boşuna bekledim
Kargaların yokluğu belli olursa diye
Gökyüzünde
Boşuna bekledim Hafize
Olsaydı
Beni tutup kanatlarımdan yolarlardı
Beni tutup boyuna sürgün
Boyuna mülteci
Her gittiği yere götüren bir zalim
Zavallı halim
Buğday dalında başak
Sonra un
Oldu
Hani bir yağmur yağsa
Hamur olup birbirimize karışacaktık
Yağmadı Hafize
Yağmadı bir türlü
Benimle bir alıp veremediği varmış gibi zamanın
Geldi durdu dizimin dibinde
Bir şans olmalıydı oysa
Küçük bir söz
Ya da belirsiz gibi duran
Ya da bir cümlenin içinde
Hiç bilmediğimiz bir masalın
yansıyan beyaz bir ışığı
Olmalıydı Hafize
YA MUTLU OLURSAK!
YA MUTLU OLURSAK!
Diye fısıldayan
İNANMAK, KAYBETMENİN DEĞİL
BULMANIN ESRARIDIR...
Israr daima felaketi getirir Hafize
İnançsızlığın,
Umutsuzluğun
Israrı,
Felaketi çeker kendine
Bildim, söyledim, anlattım Hafize
Gerisi kelimelerin dizilişiyle ilgili
Buna üzülmeli miyim bilmiyorum Hafize
Epeydir yeni bir his duyumsamıyorum
Hep aradığım şeylerin
Bazen çok yakınımda olduğunu
Enseme sıcak üflediğini biliyorum
Oturduğum tüm nesneler
Tekerlekli sandalye
Sekize kadar sayarak yumrukladım
Yüzümü
Uyandım,
Bu bir rüya değil Hafize!
Başa dön
|