en son on
herkesin bir yeri vardır
gittiği öldüğü kaldığı bir yer
kimi erzincan'da bir terzidir
söküklerini diker kimi yoldur
elma üzüm taşır
buğusu gelir antakya'dan bir korunun
sorulur kimdir ilk en son on
kimi baba evidir oturur
uzamış sakallarında kış göğü lekesi
radyodan görür uzağı
yırtılmış türkiye haritasıdır
uykudan önce
kimi bir batıktır
1915'te içi dertli bir midilli zırhlısı
içindeki savaşı başlatmış
mermi diye sürülmüş gövdesine
biri bir mola yeridir
öteki bir iç çamaşırı
hissederek yürür telaşlı halini
kirlileri bir sepete koyar
renkliler ayrılmıştır ve
çarpıp döktükleri
ikiden biri benimdir
yani ötekinden önceki
içine peynir kokusu çekmiş
üzerine kayserili bir erciyes
evdir benim mağaram
ev bazen beni bozar
kıvrılmak isterim kıyılmak
inkâr etmek istemem
ben bazen kendimi çöpe sürer ezerim
ev bazen beni omzuna yaslar
ayrıntıyımdır evde tek
C'den önce A'dan sonra gelirim
sorarım nasıl geldiğimi bir stepten
nasıl öpüldüğümü nasıl
teskin edildiğimi
nasıl nasıl nasıl
bir baş dönmesi bir katılık gibi
sizinle aynı durakta iner
aynı sözü söyler izimi belli etmem
ayrıntıdır durduğum yer
durduğum yerde sorular eyler
cevaplar beklerim
yanlışsam beni bu şiire alma derim didem
malazgirt hakikatin derin devlete dönüşmesi midir
ya da bilemesem üzülme
ütülediğim pantolon kat yerlerinden bozulabilir
Sayı: 28, Yayın tarihi: 23/07/2008
Başa dön
|