[Öykü]"İki Dost: A ve B" - Ruhşen Doğan Nar"NEDEN YALNIZIZ BURADA?"Ayağa kalktı hızla. Kafası sert taşlarla dolu toprağa çarptı ve kıç üstü yerine oturdu. Bağırmaya başladı: Karşısındaki onu dinlemiyordu. Bir yerlere dalıp gitmişti. Tek yaptığı elindeki bira şişesine bakmaktı. A, tükürükler saçarak konuşmadan önce ekşi şarabından bir yudum daha aldı, sinirli yüzü buruştu: B'nin gözleri hâlâ bira şişesindeydi. Elindeki bira şişesini karıştırdıkça biranın içindeki gözleri şişenin dibinde bir sağa bir sola yuvarlanıyordu. Sarı bira şişesinin içinde sapsarı gözüküyordu iki küçük gözü. A, B'nin onu dinlemediğini anladığında elindeki şarap şişesinden son bir yudum daha aldı ve şişeyi ona doğru fırlattı. Küfürler savurdu: B kafasına çarpan şarap şişesiyle hayallerinden sıyrıldı ve bira şişesindeki gözlerini alıp boş duran göz yuvalarına yerleştirdi. Ve isteksiz bir şekilde konuştu: A, biraz önce arkadaşının kafasına attığı şişeyi yerden aldı ve içinde kalan son damlaları yaladı. Dili ekşi şarap tadıyla uyuşmuştu. Genzinde iğrenç bir posa tadı vardı. Şaraptan dolayı peltek peltek konuşuyordu: B, arkadaşının söylediklerinden dolayı kırılmıştı. Ama biraz düşündükten sonra arkadaşına hak verdi. Ömrü boyunca hiçbir işe yaramadan, amaçsızca yaşamıştı. Kendini bildiğinden beri canı sıkkındı ve mutsuzdu. Daha doğarken yaşamaktan bıkmıştı belki de. İnsanların arasında bir hayalet gibiydi. Hep canı sıkılırdı ve hayaller kurardı. Ve burada da canı sıkılıyordu. Leş kokan mezarında biraz doğruldu ve konuştu: A bir yandan kalan bir iki tutam etini kemiren kurtlardan kurtulmaya çalışırken bir yandan da can kulağıyla arkadaşını dinliyordu. Kurtları tek tek tırnaklarıyla etinden söküyordu. B konuşmayı bıraktığında, konuşmaya başladı bağırarak: B, başını yere eğdi. O sırada yine gözleri yuvalarından çıkıp yere düştü ve eğimli arazide yuvarlanmaya başladı. İki küçük top gibi seke seke ilerliyordu gözler. Oradan geçen bir fare hemen koşup onları kaptı ve afiyetle midesine indirdi. B göz yuvalarından kurtlar fışkırırken konuşmaya çalıştı: A sinirden köpürdü ve yerden aldığı ölü bir yılanı kamçı gibi kullanıp B'nin sırtına vurdu: B korkmuştu. Aç kurtlar tarafından tertemiz edilmiş beyaz kemikleri titriyordu. Ya Tanrı yoksa ya kıyamete kadar yerin altında çürürsem diye düşünüyordu: A sıkılmıştı yeraltının pis ve boğuk havasından; kurtlar, solucanlar ve fareler tarafından rahatsız edilmekten gına gelmişti. B'nin muhabbeti de gittikçe sıkmaya başlamıştı: İki dost yeryüzüne çıktılar ve mezarlığın ağaçlarla dolu yolunda dolaşmaya ve muhabbet etmeye başladılar… |

