"Larvatus Prodeo"
"HOŞÇAKAL DERİM SEVGİLİ YOKLUK"
Aşkın içinden monolog
Saniyelerdir düşünüyorum
çağlar geçiyor
çağıldıyor içimde
uçuşan sözcüklerin dansı
Zaman zamanlıktan çıkıyor
sürdükçe süren süre
mekânsız bir sürgüne sürüklüyor ruhumu
Gök kubbenin altında
her nefes alışım
güneşin karanlığında
her göz kırpışım
çağırıyor sesini
sessizliğine doğru
yersizliğimin
Tenimin fırtınası
saçlarımın dalgası
girdaplarında aklımın
dolanıp duruyorsun avare
Ah nasıl olmuş diyorum!
Ama kaçmışsın içime işte
Saklanmışsın…
Yok edeyim derken seni
tüketiyorum kendimi
birlikte yok olmaya
Canım acıyor
Barthes'a çeviriyorum gönlümü
senin varlığınla yok oluşun arasında bir yerde
Barthes diyor ki bana:
«Mais, pour moi, sujet amoureux, tout ce qui est nouveau, tout ce qui dérange, est reçu, non sous les espèces d'un fait, mais sous celles d'un signe qu'il faut interpréter… »(1)
Uyanır gibi oluyorum bir ara
bir şeyler anlatıyor karşımdaki heyecanla
Bakıyorum gözlerine
bir gözü yalan söylüyor
öbürüyse başka dertte
önemsiz geliyor dertleri tasaları
anlamsızlaşıyor
hazları umutları
Boşveeer, her şey boş her şey fani diyecekken
sesim dili reddediyor
vahşi bir inilti olup akıyor dudaklarımdan
Arsızca gülüyorum yüksek sesle
her yanım maske
Eskimiş bu yüzler
çatlaklarından sızar gibi kederim
çehrem düşüyor önüme
ardıma bakmadan kaçasım geliyor
Susmuşum susuzluğuma
sızamıyorum
sızlıyorum
ve sen biliyorsun!
Çöl her zaman ıssız olur diye avutasım dahi gelmiyor kendimi
uçurtma uçuracak keyfim yok bugün
hem kervansaraylar çok uzaklarda şimdi
yorgunluğuma teslim olamıyorum
Kuşlar bile uçamıyor baksana
öğ renememişler henüz
takılmışlar dallara
Daldın gittin kızım diyor bir ses
Sevgilinin her yaptığı ve yapmadığı, yorum bekleyen bir işaret olurmuş olgunun ötesinde.
Barthes, affet beni…
«Larvatus prodeo: Je m'avance en montrant mon masque du doigt… le signe est toujours vainqueur.»(2)
İşaret hep alt ediyor
üste geçiyor
tepemize çıkıyor
tepiniyor yaramaz bir çocuk gibi
İlerliyor muyum ki ifşa ederken örtüsünü kederimin
belli belirsiz?
«L'amour est monologique, maniaque; le texte est hétérologique, pervers.»(3)
Aşk monologlardan mı ibaret?
Kendi kendine söylev çekmenin manyaklığı, aşırılığı, daldan dala atlamışlığı
Metne gelince, hep gösterdiğinden farklı bir anlam gizliyor
bulunduğundan başka bir yere gönderiyor
ben olmadığım yerdeyim diyor
sarhoş edici bir ahlaksızlık ve hatta sapıklık içinde
belki de asıl paradoksu yazılarımızın
Epimenides'in paradoksu çözülüvermiş
ama şimdi bizimkileri nasıl çözmeli?
çözmeli mi?
İkiz kardeşlerden biri fırtına hızıyla gezdiğinde,
yere çakılı kalmış eşinden daha gençleşmiş dönermiş geriye…
Ben zamanın gurbetine çıkmışım
mekânın
Sen kendi gurbetine
durup durduğun yerde
Belki de budur fark
benzerlik budur
bu da bizim paradoksumuzdur.
Zamansızlıkta
geçmeyen zamanım
sonsuzumu kucaklıyor
ne adım var ne yaşım
Yarım yamalak da olsa
yamanamamışım zamana
senin gibi
ama sen ödüyorsun bedelini
ve ödetiyorsun
tanrı sıfatına bürünmüş olsan da.
"Rusbrock'un beş yıldır gömülü vücudunu
çıkarıyoruz topraktan
el değmemiş güzelliğiyle karşımızda şimdi
Ama işte ufacık bir nokta var
burnunun ucunda
belli belirsiz bir bozuluşun çürüyüşün habercisi misali"(4)
Tanrı'nın taptığım çehresinde
bir anlık bir karaltı
görünmez karaltıların habercisi
Tanrı düşüyor tahtından
beni de sürüklüyor düşüşüne
saplanıyoruz batağa
Düşüşü de yükselişi kadar sarsıntılı olurmuş yüce ruhların
Tek tanrılı ve tek tanrıçalı dinlerin müritleri
en dehşetli hazları
en büyük çileleri
hak edermiş zamanla
ruhları arındıkça…
Ah Barthes, yine Barthes,
iyi ki varsın
yoksa nasıl katlanırmışım çöllerine uçurtmamın…
"On dirait que l'altération de l'image se produit lorsque j'ai honte pour l'autre"(5)
Ani bir utanma duygusu onun adına
ondan utanmak onun yerine
Onun utancına bürünmek
Utanç bir maske mi ola?
bir elbise mi?
kirli bir deri gibi sarmış mı bedenimizi?
Bir anda imajın bulanıklaşması
Sorunun kaynağı bakışta mı
yoksa imajın özümü bozulmakta?
Ani bir şehlalık hissinde
ikiz görmek sevgiliyi
Bir yarısı aşk
utanç bir yarısı
Bir yanı gök tanrı
cehennem zebanisi öbür yanı
Sözcüklerin hafifliğinin utancı beter ediyor beterimi
senin bizi hor görmenin
ruhumuzu hırpalamanın utancı
sevgiliden çıkarmanın acısını tüm evrenin
dönüşümün oluşumun olamamış oluşunun utancı
Aşk bir yana
sözcükler bir yana
hafif elementler gibi uçuyor her biri
paramparça…
Larvatus Prodeo
"Bir derdim var bin dermana değişmem" diyor sevgili
varlıkla yokluk arasında bir yerde
dolaşan çelişkilerimizde
"Ne içindesin zamanın
ne büsbütün dışında"
biliyorum
ama ruhumdasın şimdi
aklımın kırıntıları
yokluğumun varlığında
Sokrates'im sevgilim!
Bir adım atmadan sitemden dışarı
yaşarsın tüm zamanları
zamanlardan içeri
Zamansızmış mekânsızmış
imkânsızmış
kime ne?
Aslında "Just in time"
diyor bir ses içimizde
İnançsızlıkla güven arasında bu gidip gelişler
Anlamaya çalışma çabaları anlaşılmazı
Absürde bir anlam vermeye yönelişler
Rasyonalize etmeler
Ama kabul etmemeler
Esirgenen tatlı sözler affedilir mi?
Kilitlenmiş dudaklar öpüşmeyi bilir mi?
Ah gel ki gör
aşkın dokusunda mı vardır
yoksa aşığın yapısında mı
her şeye rağmen
şefkat hissetmeler?
Kedim benim diyor bir ses içimden
Schrödinger'in değil benim kedimsin
tırmalıyorsun sahibini
varoluş paradoksunla…
Açabiliriz ve açmalıyız o kapalı kutuyu
Diriltirim ölü ruhunu
uyandırırım bedenini
canına can katarım canımla
Yokluğum yokluğuna armağan olur o zaman
hiçlikten var oluruz
yeni bir varlığa
Ne ölüm ne de yaşam engel dikilir karşımıza…
Hoşçakal derim sevgili yokluk
Hoş geldin Sevgili
Hoş geldin Mimoza
Hoş geldin Sevgili Mimoza
tüm çıplaklığınla…
Ve son bir kez daha
Larvatus Prodeo
~~~
(1) Roland Barthes, "Fragments d'un discours amoureux", Collection "Tel Quel" aux Editions du Seuil, Paris, 1977, p. 76.
(2) Barthes, op. cit., p. 53.
(3) Ibid., p. 129.
(4) Ibid., p. 33 (Serbest çeviri)
(5) Ibid., p. 34.
~~~ Sayı: 36, Yayın tarihi: 31/03/2009
Başa dön
|