Önce külleri soğudu
köz soğudu ve
toprağı besleyen su değil
-soğutan-
düşünebilen ölülerdi
Yani o gece
ay bükülebilir;
makyajsız yanıltabilirdi
mo le porteğu le horla
Yani elimle koymuş gibi buluyor ve onca
ölü kalabalığı arasından seçip ayırıyorum
o sahici ve sarsak cümleyi
Orgazm parmağımı yavaş kemir yavrum
ben anneyim
çorbaya parmaklarımı ekledim
Yani muhtemel acılar
yani sessizlik
yani gelişi önlenemez birisi
yani gelişi önlenemez birisinin gidişini önleyemiyordum
kime dokunsam gözleri kayboluyordu hemen
O gece
marakeş namlusu ağzıma
korku, duvara
bir yaşamak sancısı derime girip kilitleyince beni
ne hüzünlü bir çağrışım
üzgün, devrik ve dağınık bırakılmışım gibi
birden tıraşlandı yüzüm
her daim kesiklerle çevriliyim
alın daraltın içinizi
Sibirya berberi
berberiye dönüşürken birisi saçlarımı kesiyor
ve şaşkına çevirirken beni
onun ellerini öpüyor ve
durması için yalvarıyordum
Elleriyle ezip geçerken
hafif, tatlı ve sarı yapraklardan sonra
yağmurlar hala sarsak ve deliydi
ve kara zeytin
kargaların gözlerinde ki korku gibiydi
daldan koparılan vücutlar
öpülmeyince çürüyen etleri...
Yani görüntü
yani inanmak
yani sana sarılması önlenemez birisi
yani sana sarılması önlenemez birisinin
sana sarıldıktan sonra ilk bırakan olması
Ne tuhaf
ne zaman ki yalvarışım dindi
sesler dindi ve
sesler parçalara bölünürken
yalvarışım gürültü değil
derin bir sessizlikti
o vakit anladım seni
Yani sessizlik
yani ilk belirtiler
yani çıplaklık vardı önce
ve kalın duvarlar ardında yalnızlığın sonu kötü delillikti…
|