[Gündem]"Yağ Yağmur Yağ" - Banu Savaş"MİSTİK BİR RİTÜEL OLARAK YAĞMUR DUASI"Şocukluğumuza doğru uzanıp, pencereden dışarıya doğru şöyle bir baksak… İliklerimize işlercesine, bardaktan boşalırcasına gökyüzünden yere doğru süzülen yağmur… Sağda solda, damlaların oluşturduğu irili ufaklı göletler. Ve annelerinden işiteceği azarı kulağının arkasına atmış, su birikintilerinin ortasında zıplayan çocuklar… Her damlada gırtlağı patlatırcasına yüksek sesle söylenen tekerleme… "Yağ yağ yağmur Televizyonun siyah-beyaz dönemlerini hatırlayacak kadar yaşı olanlar arasında, bu çocuk tekerlemesini bilmeyen ya da duymayan herhalde pek azdır. Ne güzel bir dileği barındırır bu tekerleme… "Dolu dolu yağmur". Herhalde atalarımızın toprağı işlemeye başladığı dönemlerde, kurak geçen yıllarda çocukların dilinden düşmüyordu bu tekerleme ya da benzerleri… Doğrusu nedir bilinmez ama Pagan kültüründeki "Rain, rain, go away" tekerlemesinin büyü yapmak için kullanıldığı kesin… Rain, rain, go away, Doğa olayları, insanlık tarihinde büyük önem taşır. Doğanın gücü insan için her zaman ulaşılmaz ve büyüleyicidir. Doğayla barışık olmak dileği ise ibâdetler ve ritüeller aracılığı ile sağlanır. Dini ayinlerde amaç insanın doğayla, Tanrı'yla yakınlaşacağı kutsal bir alanın sağlanmasıdır. İnsanoğlu "Gökten inen bereket" olarak tanımladığı yağmura da kutsal bir nitelik yüklemiştir. Yağmur duası, törenle gerçekleştirilen bir istek duasıdır. Yağmur yağdırma törenleri, İslamiyet öncesi Türk kültüründen bugüne kadar gelen bir ritüeldir. Yağmurun yeterli oranda yağması bolluğu; az yağışı ise az üretimi, dolayısıyla kıtlığı beraberinde getirir. İnsanlar, tabiat olaylarını kontrol altında tuttuklarına inanılan doğaüstü güç ya da güçlerle her zaman iyi geçinmek istemiş ve onlardan yağmur yağdırmalarını istemek amacıyla belirli dönemlerde birtakım törenler düzenlemiştir. Bu nedenle günümüzde uygulanan yağmur yağdırma törenlerine, İslamiyet öncesi Orta Asya kültüründe de var olan ve Anadolu'da İslami renge bürünmüş bir âdet diyebiliriz. Araştırmalara göre, Anadolu'da yağmur duası 2 şekilde yapılıyor. Bir tanesi bütün köyün veya büyük bir grubun katılmasıyla yapılan uygulama, diğeri ise çocukların bir araya gelerek yaptıkları uygulama. Burada amaç, geciken yağmurların başlamasını sağlayarak kıtlığın ve kuraklığın önlenmesidir. Günümüzde yağmur yağdırmak için yapılan büyü Müslümanlığın etkisi altında olduğu için, dini temsilci olan imamın önderliğinde bütün köy halkı yağmur duasına çıkar. Bu törenler, taklit, kılık değiştirme, kurban ve toplu yemekten oluşur. Bunlar içinde taklit vazgeçilmez öğedir. Kollar uzatılır, avuç yere doğru çevrilir, parmaklar aşağıya doğru uzatılıp sallanarak yağmur yağışı taklit edilir. Yağmur yağdırma işlemlerine halk, yağmur duası adını vermektedir. Çocuklarsa buna değişik yerel adlar takmışlardır; "bodi, bodi bostan, dodu, gode gode, göde göde, gelin, gelin gok, çomça gelin, çömçe gelin, kepçe gelin, çullu kadın, kepçe kadın, çalı gezme, çulla kepçecik" vb. Çocukların yaptığı törenlerde âdeta yağmur tanrısının simgesi olarak niteleyebileceğimiz bir bebek vardır. Bu canlı veya yapma olabilir. Bazı yörelerde bereketi temsil eden gelin ve kadın simgesinin öne çıktığı görülür. Tahtadan yapılan büyük bir çorba kaşığına, kıyafetler giydirilerek yapılan çomça gelin veya canlı bir simgenin ev ev dolaştırılmasıyla, çocuklar evlerden yiyecek toplarlar. Buna yağmur gezmesi adı da verilir. Tören yağmur yağma dileği olduğu için gezdirilen simgeye su dökülür. Canlı simgeler de genellikle bir öksüz çocuk seçilir. Vücudu dallarla sarılır, üzerine su dökülür. "Hot bodi bodi, Der ki masalın sonu: Anadolu'nun bu güzel ritüelini aklının estiğince, bilgisinin yettiğince kullanan akıldanelerine olsun bu elma da… Küresel ısınmanın ne olduğunu anlamaya çalışmayan, bilimsel araştırmalara kulak vermeyen, bilim adamlarının yıllardır söylemeye çalıştıklarına kulaklarını tıkayan akıldanelerine olsun bu elma… Kuraklık oldu, barajlarda su kalmadı, yağmur duasına çıkalım diyen akıldanelerine! Dikkat edin duanın fazlası yağmuru sel yapıp, ortalığı tufan etmesin. "Amannn… Bana ne? Nuh Peygamber gibi yaparım bir tekne, atarım içine çoluğu-çocuğu, atarım içine erzağı-parayı, benden sonra tufan olmuş, küresel ısınma olmuş bana ne?" diyenlere tabii ki bir sözümüz yok. Haa sahi ya… Artık gemileri kendi imkanlarımızla yapmıyoruz değil mi? Oğlumuzun sünnetinde gelen altınlarla satın alıyoruz! Kaynakça: * "Adana'da Yağmur Yağdırma Törenleri ve Çomçalı Gelin", Prof. Dr. Erman Artun Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi |


