MaviMelek
Hermes Kitap
"Gördüğün veya göründüğün her şey, sadece rüyasız bir rüyadır." Edgar Allan Poe

[Öykü]"Kırmızı Nehir" - Mehmet Fidan

"BEN UZUN ZAMAN ÖNCE ÖLDÜM…"

"sen yoktun,
ellerimle dokundum sana,
ellerim yüzümdeydi."

N. Hikmet

Sözünün bittiğini belirterek kendimle; kendi iç sesimle konuşmaya devam ettim. Dedim ki; şimdi tırnaklarını yiyorsun, birazdan masaya dayadığın kollarını kaldırarak bardağa uzanacak ve biraz su içeceksin. Sonra bir sigara daha yakarak yılgınlığını artıracak ve biraz daha sıkılacaksın ve şimdi onunla konuştuğun için biraz daha iyi olduğunu, iyileştiğini, seslerin seni yatıştırdığını anımsayacaksın. Kütüphanelere düşen bombalardan sonra sırtı ve sayfaları yanık ve kirli kitaplar arasından birini, kurşun sesleri ve gri gökyüzü altında seçerek boş zamanlarda kitap okunmayacağını onlara göstereceksin. Çünkü içindeki bu hüzün insanların katledildiğini, savaşların olanca gürültüsüyle devam ettiğini ve gemilerin böyle bir keman sesi eşliğinde battığını anımsadığın içindir. İçindeki o sevinç o uzak ülkeye her gün biraz daha yaklaştığını…

- Bizi dinlemiyorlar değil mi?
- Bu camlar sesi geçirmiyor sevgili.
- Ama acı geçiyor aşkım, bak nasıl boğulduk!

En sevdiği kitabı ellerinin arasından usulca yere bıraktı. Ne yapıyorsun, diye sormuştu. İki kere sormuştu. Ne yapıyorsun Cem. İçimden bir kez daha Cem dedim. Cem. C'yi ç gibi okudum. M harfini bastırarak okudum. Cemmm! E harfini uzatarak: Ceeem! Hayır. Onun gibi söyleyemiyordum, sevecen değildi bir kere. Duymuyor musun? Duyuyorum. Yüzüme eğilip kulaklarımın altından öptü.

Saçlarını topluyordum onun. Kitap aralarına her şey sığar. Bilmem, sığar mı dersin, demişti. Kitap aralarında saçların, sigaran, fotoğraf ayraçlarım, sinema biletleri, kuru kuru yapraklar, küçük küçük notlar, cümle başı ve sonu işaretli konuşmalar, otobüs biletleri, kâğıt mendiller, sessizlik, nerede kaldığımı, neden ilerleyemediğimi, neden çok az ilerleyebildiğimi hatırlatan olaylar, imzalar; tümü beyaz haliyle Suavi'nin bana gülümsediği cümleler. Tükenme! Olur. Deneyeceğim.
Bir çığlık sesiyle uyandılar. N'oldu? N'oldu aşkım? Bir kâbus gördüm; çok kötüydü, çok kötü, çok. Az kalsın ölüyordum. Ölme aşkım. Lafın gelişi söyledim sevgili. Lafın gelişi de olsa ölme aşkım. Seni seviyorum. Seni Seviyorum.
Pencereden giren rüzgâr yerdeki kitabın arasından sızan saçları sallıyordu. Parmaklarıyla piyano çalar gibi halıya dokundu. “Red River Falling” şarkısından sızan piyano sesini parmaklarıyla tekrar ve tekrar çaldı. Saçları hâlâ kokuyor. Kokuyu bir alıp bir bırakıyordu.

Nerdesin? Başka bir şehirdeyim. Nasıl izin alabildin küçüğüm? Yakın bir arkadaşımın babası vefat etti. Ben ölsem nereye gideceğini bile bilmezsin. Ölme aşkım. Peki, senin için yaşayacağım. Yaşayamadım. Belli bir yoğunluğu olan hatıraları terk etti kalbim. Zamanla tozlandı, insan ne çabuk eskiyor.

İyi misin canım? Bu başka bir canım kişisi. Farklı bir tonda söyledi. Kimden bahsediyorsun sen. Sana söylüyorum aşkım. Ben uzun zaman önce öldüm. Eski yaşantılarla bir yere gidilemiyormuş. Yalan söylüyorsun. Bu canım kim?
Doğruyu söyle kızmayacağım. Kızdım. Çok kızdım. Haydi kaçalım aşkım. Nereye kadar sevgili, nereye kadar kaçabiliriz? Bak! Bu kış hiç yağmur yağmadı.
Yine yaz geldi. Sıcak, buhar, sıcak. Sıcak, buhar, sıcak. Bu kabaran göğsüme; biraz yatak, uyku, yatak…

Diğer Öyküler

Mavi Melek | Retorikler | Öyküler | Şiirler | Derlemeler | Gökçeyazın | Denemeler    ©2007 Mavi Melek            website metrics