[Gökçeyazın]"J.P.Sartre - Toplu Oyunlar" | Abidin Parıltı*"CEHENNEM BAŞKALARIDIR"Sartre'ın oyun karakterleri hep seçim yapmak durumunda kalırlar. Kendi görüşlerini savunmakla, yeni kişisel özelliklere sahip olmak arasında bir seçim yapmayı gerektirecek durumla karşı karşıya kalırlar.Sartre yirminci yüzyılın en önemli filozof ve edebiyatçılarından olmasının yanında kendinden sonra gelen kuşakları etkilemiş çok önemli oyun yazarlarındandır da. Varoluşçuluk düşüncesiyle bütünleşen Sartre, oyunlarında da bu düşüncesini anlatmaya, dramatik sadelik içinde onu yeni bir merhaleye taşımayı denemiştir. Zira onun için düşünce her yerde serpilebilirdir ve bütün eserleri bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Ancak buna rağmen eserleri didaktik olmaktan uzaktır. Seçtiği mevzulara varoluşçuluk düşüncesini sindirmeyi ustalıkla başarmıştır. Sartre'ın Türkçede yeniden yayımlanan Toplu Oyunlar'ı altı oyundan oluşuyor. Bunlar Gizli Oturum, Mezarsız Ölüler, Sinekler, Kirli Eller, Şeytan ve Yüce Tanrı, Saygılı Yosma'dır. Daha önce çeşitli yazar-çevirmenler tarafından Türkçeye çevrilen bu oyunlar ilk defa bir arada okuyucuya sunuluyor. Terörün evrenselliği Sartre'ın kuşkusuz ilk ses getiren oyunu Sinekler olmuştur. Sartre İkinci Dünya Savaşı sırasında hapse atılıp ve sonrasında hapisten çıktığında Direniş Hareketi'ne katılır. İşte Sinekler oyunu da onun Direniş Hareketi'nin içinde olduğunu bilmeyen Almanların izniyle ilk defa oynanmış ve oldukça ses getirmiştir. Baskı ve şiddet karşıtı olan Sinekler, Fransa Alman işgali altındayken yazılmıştı. Oyunun temel kişilerinden olan Orestes, annesi Klytaimnestra'nın sevgilisi Aigisthos'la birlik olup, bir entrika sonucu babası kral Agamemnon'u öldürmelerinden on beş yıl sonra, küçük bir çocukken kaçtığı Argos'a başka bir isimle döner. Annesi ve Aigisthoshos, Agamemnon'un öldürülmesi olayına ses çıkarmamışlar aksine Argos halkını pişmanlık ve ölüye saygı adı altında dinsel terör, korku ve baskıyla yönetmektedirler. Öç ruhları olan 'sinekler' ise kenti adeta bir veba gibi sarmışlardır. Bundan da aslında en çok halkta suçluluk duygusunun, yani tanrı korkusunun insanların her yerine nüfuz etmesinden dolayı Tanrı Jüpiter memnunluk duymakta ve Orestes'i yoluna devam etmesi için kandırmaya çalışmaktadır. Oyun temelde halkı Almanlara ve işbirlikçisi Vichy yönetimine karşı direnmeye, eylem yapmaya yönlendirir ve varoluşçuluk savını bir düşünce sistemi içinde okuyucuya sunar. Sinekler, bir Antik Yunan söylencesini işleyerek bilinen en eski zamanlardan beri gelen baskı ve terörü evrensel bir biçimde anlatmayı yeğler. Oyun direnişi öğütlerken, bireyin ideolojik, siyasal ya da dinsel her türlü terörün karşısındaki sorumluluğunu ele alır. Çünkü birey yaptığı seçimin bütün sorumluluğunu üstüne aldığı zaman tamamen özgürleşebilir. Amerika'da öteki olmakSaygılı Yosma oyunu daha önce Orhan Veli tarafından Türkçeye çevrilmişti. 1940′lı yılların Amerika'sında geçiyor. Amerika'da öteki olanın içinde bulunduğu çıkmazı son derece çarpıcı ve yıkıcı bir biçimde anlatır Sartre. Lizzie güzel gelecek düşleri kuran bir fahişedir. Kente yerleşmek için trende yolculuk ederken tacize uğrar. Onu taciz eden beyazlar daha sonra iki zenciye saldırırlar ve bir tanesinin ölümüne neden olurlar. Ancak saldıranlardan biri senatörün oğlu olduğu için onun yerine bir kurban gerekmektedir. Bu kurban ise yine bir zencidir. Diğer yandan Lizzie'nin de konuşması ve şahitlik yapması engellenmekte ve ölümle tehdit edilmektedir. Toplum dışı edilmiş, itilmiş ve yaşamları görmezden gelinen insanların iktidarlar, güçlüler, sahipler tarafından nasıl ele geçirilmeye çalışıldığını ve iktidarın bir şekilde kendi günahlarını örtmek için kurbanlara ihtiyacı olduğunu ve kurbanların yazgılarının bir olduğunu anlatır Saygılı Yosma. Tanrı'nın varlığını yadsımak Sartre, yapılan seçimlerin insanları nadiren ideal olana ulaştırdığını bilse de, insanlar için, politik olarak 'bağımlı' olmanın gerekliliğine de inanmaktadır. Bu fikrini Kirli Eller oyununda dillendirir. Bu oyunda politik eyleme katılan kişinin ellerinin kirlenmesinden kurtulamayacağını ama 'bağımlı' olmayı reddetmenin de olayların gidişatının mevcut diğerleri tarafından belirlenmesi demek olduğunu anlatır. İki ahlakdışı durum karşısında seçim yapmak güç ve tartışılır bir durumdur. Sartre bu oyunda işte bunu tartışır.
|



Onların hiç mevsimi olmadı...