[Öykü]"Hastane Odası" | Nilgün Ersoy"İYİ GECELER ZAVALLIM"Hastane odası. Gece. Aşağıdaki katlarda, bir yerlerde, bir kadın kesik kesik haykırıyor. Sustu. Refakatçi divanında tedirgin bir yatış, ufak bir çıtırtıda başım yana dönüyor. Annemi gözlüyorum. Demin hastabakıcı geldi; teklifsizce büyük bir gürültüyle, tüm ışıkları açarak. Oda çiğ bir floresan gününe büründü. Yerleri kirden gri-siyaha dönüşmüş salkım saçak bir şeyle paspasladı; tuvalet takır tukur temizlendi. Öğürerek öksürdü. Ortalığa iğrenç bir deterjan kokusu bulandı. Annem kıpır kıpır, sürekli hareket halinde. Ayakları şişme yatağının boğumları içinde sürtünüyor. Sürtünme sesi kulaklarımı çiziyor. Serum takılı kolu, sıvılı ince hortumla birlikte durmadan dolanıp duruyor. Başımı kaldırıyorum, gözlerim serum şişesine takılı. Ters asılı, ucunda bir damla; giderek büyüyor, semiriyor sonra kendini ağır çekim atıyor. Pencere ardına kadar açık. Tüllere, duvarlara sivrisinekler tünemiş. Yakındaki otobanda aralıksız akıp duran arabalar. Kollarım, bacaklarım ince sızılar içinde. Yakında kızaracak, ölesiye kaşınacak ve olgunlaşıp kabaracaklar. Yatağın tepesinde ölgün bir ışık. Her şeyi hastalıklı bir sarılığa boğuyor. İç karartıcı. Uyanık kalmalıyım… Ağır ağır düşen damla…cıklar Gözlerini açtın belirsizliğe; hoş geldin. Ayak sesleri yaklaşıyor. Kulaklarımda uğultu; işkence her bir adımla. Dört-beş… Ayaklar boğumların arasında gezinmeye başladı tekrar; huysuz, huzursuz sürtünmeler. Sertleşmiş topukların sinir gerici ileriye gidişleri, geriye gelişleri. Çatalın tabağı çiziktirmesi. Uzun tırnakların karatahtayı oyması. Dişin delinmesi. Soğuk bir şey yaladı beni. Gözlerim fal taşı. Hemşire tereyağından kıl çeker gibi çekip alıyor dereceyi, ilgili ilgisizce havada bakışıyor sayı çiziklerle; üst cepçik yuttu dereceyi, ince cıvalı başı açıkta bırakarak. Cıva. Hg. Cam tüpün içinde ağır akan parlak toparlak. Ağır metal. Ağır abi. Kurşun. Uyumak istiyorum, annemi gözlüyorum. Duruldu. Dümdüz yatıyor, çarşafların içinde kaybolmuş. Dümdüz. Tahta gibi. Göğüsleri bedenine yapışmış, örtüyle kaynaşık. Horlamıyor. Kendisini derin bir uykuya teslim etti.
|
