|
parçalarsan büyük bir vitrini
ya da kendi kirli aynanı
amaç seyir değil, duymaktır!
ellerinle gebe kaldığın
o yok oluşun sesini...
yargıların harbidir
güneş beklenir
suya yazılmıştır ateşin şiiri
şarkılar yakılacaktır
gölgeler düşer
melûl mahzundur yağmur birikintileri
ağır cümleler eskitir ömür
ve ömür dediğin bazı dillerde hâlâ çocuktur
bazen kırılan oyuncakların bile ağlaması duyulur
ve ağlamak
aslında yerine göre susmaktır
“sone” bir kadın ismidir
israfil enstrümanı ile eşlik eder
tanrı erkektir
mikail eşcinsel
eceli akortsuz yalnız bir vahinin eliyle
bana viyolonsel çaldığın o giyotin şehirde
azrail ile cebrail artık aynı şey
korkuyorum…
toprağın seçimidir
leş beklenir
alnına kazınmıştır deccalın zahiri
gölgeler biter
yorgundur münker ve nekir'i
sağır gecelerde ölür ölüm
ve ölüm dediğin bazı dinlerde hâlâ aşktır
bazen yakılan geçmişlerin bile
bilinçsiz yankısı tutuşur
ve bir yankı
aslında yerine göre yalnızlıktır
“sone” bir kadın ismidir
israf ettiğin bir zehir
sanrı teneşirdir
araf bir mizansen
'33 kurşun'suz yanlış bir dâbbetü'l-arz'ın eliyle
bana şirk koştuğun bu kabzasız şehirde
“tespih çekiyorum”
imame nerede?
imame nerede?
imame nerede?
bana geldiğin yol ile sırat
artık aynı şey
ama üşüyorum…
~~~
Sayı: 44, Yayın tarihi: 02/02/2010
Başa dön
|