sevgili piasora
ayağım küllüğe çarptığında odaya dağılan izmaritlerin tümü ölüydü sessizce
öldürmüştüm onları ve öldürdüğüm tüm kadınları sessizce yaşatmıştım
kadınların kaburgalarını öpmeyi özlediğim o gece İsmail'in ellerini
öldürürken yanaklarına bastırdığım sigarayla tüylerini tutuşturduğum ve mavi
bir ışığın altında bu mektubu sana içimden yazıyorum dediğim zaman sarsılan
ağzımı nasıl toparlayacağımı bilemediğim için üzüntüm antenlerimi
titretirken ölürken yaşatmaya ve öldürürken bağışlamaya inandırmıştım
kendimi
o gece ellerini öldürürken yataktan düşüp burnumu duvara parçalattığım için
elbiselerim kanlıydı kimse üzülmesin kanımı kendim durdururum diyordum
anneme fakat durmuyordu kan
sevgili piasora
eni sonu
sahnede
olmadığımızı
senaristten ötürü
rollerin yorgun kaldığını
öldürürken
damarların acıdan şiştiğini
kekeme suflörün
neden çekip gittiğini
artık anlıyorum
sevgili piasora
her
vuruşunda
nasıl yıkılır ağaç,
yıkılışıyla
küçük bir baltanın ucuna
nasıl iman eder artık
anlıyorum
sen
belimi büktün
bir ağaç
bir insana
işte o zaman
benzedi.
|