[Öykü]"Sevgilim Bir Vampir" | Ziya Alpay"SABAHLARA KADAR SEVİŞELİM"Geceleri, sokak lambalarının etrafa yaydığı ışıktan dolayı loş görünen boş sokaklarda yürümeyi çok severim. Zaten gün ışığıyla da aram hiç iyi değildir. Neden böyledir bilmiyorum. Kendimi bildim bileli gecelere tutkunum. Bir de herhangi bir sokakta yanmayan bir sokak lambası görürsem mutluluktan uçar, hemen o bozuk lambanın altına giderek saatlerce hiç kımıldamadan dururum. Etrafta kimse görünmüyordu. Evden dışarıya çıktığımda hava rüzgârsız ve ılıktı; ama orada durduktan biraz sonra serin esen rüzgârlar yüzüme çarpmaya başladı. Şaşırdım. İçimden yayılan garip bir korku hissi yavaş yavaş bütün düşüncelerimi ele geçirdi. Tüylerim diken diken oldu. Çok geçmeden karşımda, katlarındaki hiçbir dairenin ışığı yanmadığı için belli belirsiz seçebildiğim bir binanın önündeki kaldırımın yaklaşık bir metre kadar üzerinde acayip şekiller görür gibi oldum. O yüzden tüm dikkatimi yoğunlaştırarak orada ne olduğunu görmeye çalıştım. Sağımda ve solumda, bulunduğum yerden on-on beş metre kadar uzaklıkta yanan diğer sokak lambalarından gelen ışıklar sayesinde, o ne olduğunu anlayamadığım şekillerin üzerinde birkaç yarasanın uçuştuğunu fark ettim. Arada bir o şekilleri sarmal biçiminde kıvrılmış bir yılana, arka bacaklarından biri kopmuş yavru kediye ve beline kadar uzanan saçlarıyla ince yüzlü bir kız çocuğuna benzettim. Böylece korkum biraz azaldı. Ancak tam o sırada rüzgâr şiddetini artırdı ve şekiller hızla dönmeye, birbirinin içine girip çıkarak değişmeye başladı. Bununla birlikte yarasalar da ortadan kayboldu. Paniğe kapıldığım için hemen koşarak uzaklaşmak istedim oradan, ama parmağımı dahi kımıldatamadım. Kendi kendime "Aman," dedim; "ne olacaksa olsun, başıma kötü bir şey gelecekse de gelsin. Hem bu dünyaya insan olarak gelmekten daha kötü ne olabilir ki?" Fakat yine de gözlerimi kapadım. Öylece bekledim. Bir süre sonra bu bekleyişten sıkılınca gözlerimi açtım. Önce, iki uzun bacak; diz kapağının hemen altında biten siyah deriden bir çizme, bitiminde beyaz bir ten ve siyah deri şort gördüm. Çok geçmeden gövdesi ve başı olmayan bu varlık üzerime doğru küçük adımlarla yürüdü. Sokağın tam ortasına geldiğinde her iki tarafımdaki sokak lambaları yanıp yanıp söndü ve sırasıyla göbeği, siyah deri sutyenli göğüsleri, boynu, çenesi, dudakları, burnu, elmacık kemikleri, gözleri, alnı ve saçları belirdi. Öyle bir yüzü vardı ki hayatımda böyle güzel yüz görmemiştim. O gözlerin bakışları sanki bütün bir madde âleminin içine nüfuz ediyordu. Beni bu bakışlarıyla eritip yok edeceğini sandım. Gülümseyerek hızlı adımlarla tam önüme gelip durdu. Başını hafiften sağa doğru eğerek dudaklarını dudaklarımın üzerine bastırdı. Refleks olarak gelişen tepkilerimle öpüşmeye başladık. Birbirimizin dudaklarını ve dilini şehvetle emiyorduk. Biraz sonra ben memelerini okşamaya çalıştım. Ancak ellerim deri sutyeninin üzerindeyken o yanaklarımdan boynuma indi ve en son hatırladığım boynumda hissettiğim bir acı oldu. Sonra kendimi yatağımda onunla sarmaş dolaş buldum. Eve nasıl gelmiştik hiç bilmiyorum. Yıllarca yalnız yaşayan biri olarak hiç tanımadığım, muhteşem güzellikteki bir kadınla yanak yanağa uyanmak inanılmaz bir durumdu. Hemen doğruldum, bir kendime bir ona baktım. Ne yalan söyleyeyim vampir filmlerindeki kadınlara bayılıyordum. O da karşıma tam benim istediğim gibi görünerek çıkmıştı. Böylece sevgisinin gerçek olduğuna ikna oldum. "Tamam, öyleyse her gece benim kanımı em; düşüncelerimi, korkularımı, kaygılarımı… Her şeyi em. Birlikte olalım… O insanlar paranın, kariyerin, makam ve mevkiinin peşinde aptal ölümlüler olarak koşsunlar. Bırakalım ne yaparlarsa yapsınlar. Biz şiir okuyalım; şaraplar, biralar içelim, sabahlara kadar sevişelim…" Sayı: 23, Yayın tarihi: 01/04/2008 |

