[Sinema-Müzik]"Karanlık Sözler: Müzikte Yabancılaşma Ve Noir Üzerine Bir Deneme IV"
| ||||||||||||||||||
| "Where is the ritual And tell me where where is the taste Where is the sacrifice And tell me where where is the faith Someday there'll be a cure for pain That's the day I throw my drugs away |
Ritüel nerede Ve tadın nereye gittiğini söyleyin bana Kurban nerede Ve inancın nereye gittiğini söyleyin bana Bir gün acı için bir tedavi bulacaklar Ben de o gün ilaçlarımı atacağım" |
| "Empty Box" isimli şarkılarında kadınına hiçbir şey veremeyen bir adamın hikayesi anlatılmaktadır. Kadını ona –sembolik olarak- bir şans daha verdiğinde bile o yine hiçbir şey ver(e)memektedir... Sonradan içine binip, yarı deli bir halde yüzebileceği bir kutu dışında: | "Tore open a package, it was an empty box No meaning to me, just an empty box Sender was a woman She said she's sending me everything that I never gave her before She said ‘fill it up and send it back' So I send her back an empty box A big mistake, sent back an empty box Half in the shadows, half in the husky moonlight And half insane, just a sound I crossed into a valley, a valley so dark That when I look back I can't see where I begin I can't see my hands I don't even know if my eyes are open In the morning I was by the sea And I swam out as far as I could swim Until I was too tired to swim anymore And then I floated and tried to get my strength back And then an empty box came floating by An empty box and I crawled inside Half in the shadows half in the husky moonlight And half insane just a sound in the night |
Pakedi açtım, boş bir kutu vardı Hiçbir anlam yoktu, sadece boş bir kutu Gönderen bir kadındı Ona veremediğim her şeyi gönderdiğini söyledi "Doldur ve geri yolla," dedi Ben de ona boş bir kutu yolladım Büyük bir hata işledim, boş bir kutu yolladım Yarı gölgeler içinde, yarı boğuk ay ışığı altında Ve yarı deli, sadece bir ses Kapkara bir vadiye girdim O kadar karanlık ki geriye dönüp baktığımda Başladığım yeri göremedim Ellerimi göremiyorum Gözlerim açık mı, onu bile bilmiyorum Sabahleyin deniz kenarındaydım Ve yüzebildiğim kadar açığa yüzdüm Daha fazla yüzemeyecek kadar Ve gücümün geri gelmesi için yüzeyde bekledim Ve boş bir kutu yanıma geldi İçine girdim Yarı gölgeler içinde, yarı boğuk ay ışığı altında Ve yarı deli, sadece bir ses" |
Korn, icra ettikleri müzik tarzı –hardcore/nu-metal- dolayısıyla birçok rock/metal dinleyicisi tarafından göz ardı edilse de Jonathan Davis'in psikotik vokaliyle dile getirdiği sözlerinde son derece karanlık tasvirler ve hikayeler vardır. Mısralarında son derece basit kelimeler ve günlük dili kullanmayı tercih eden bu söz yazarının, yabancılaşma hakkında elinden çıkan birçok şarkısı bulunmaktadır (yalnızlık, delilik ve çocukken yaşadığı taciz olayı gibi diğer rahatsız edici konular dışında). En psikotik albümleri "Issues"daki "No Way"de diğer insanlar üzerinde bir tanrı olduğunu bile düşünmektedir:
|
|
The Doors'ün tüm kataloğunda da Morrison'ın Albert Camus'den etkilenip yazdığı bir tane yabancılaşma şarkısı bulunmaktadır: herkesin çok iyi bildiği "People Are Strange." Kendisi de ömrü boyunca muzdarip olduğu yabancılaşmayı kullandığı uyuşturucular ve groupie lerle yenmeye çalışan Morrison, aradığı huzuru en sonunda intiharla bulabildi mi acaba?
"People are strange when you're a stranger Faces look ugly when you're alone Women seem wicked when you're unwanted Streets are uneven when you're down When you're strange |
Sen bir yabancıyken, insanlar gariptir Yalnızken suratlar çirkin gelir İstenmediğinde kadınlar garip gelir Sen düşmüşken sokaklar bozuk gelir Sen garipken |
Aşk, eğlence ve mutluluk şarkıları dolu kariyerlerinde "Colorblind" gibi bir şarkıyı kaydeden Counting Crows da bu yazıda bahsi hak ediyor. Vokalist Adam Duritz'in kelimeleri kullanma konusunda büyük bir yeteneği olduğu kesin ve bunu "Ghost Train", "Mr.Jones" ve "I'm Not Sleeping" gibi şarkılarında görebiliyoruz. Ama konumuz dahilinde ele aldığı bu karanlık parçadaki ("Cruel Intentions" soundtrackinde de yer almıştı.) basitlik can alıcı:
| "I am colorblind Coffee black and egg white Pull me out from inside I am ready I am Taffy stuck, tongue tied Stuttered shook and uptight Pull me out from inside I am ready I am...fine I am covered in skin No one gets to come in Pull me out from inside I am folded, and unfolded, and unfolding |
Ben renk körüyüm Kahve siyahı, yumurta beyazı İçimden dışarı doğru çek beni Hazırım Şekerim yapıştı, dilim bağlı Kekeme, sallantılı ve rahatsızım İçimden dışarı doğru çek beni Hazırım Ben iyiyim Deriyle kaplıyım Kimse giremez İçimden dışarı doğru çek beni Katlıyım, açıldım ve açılıyorum" |
|
|
||

